Özgür İrade Yanılsaması (Zorunluluk ve Sorumluluk)

Sobil Yayınevi, 2012; yeni basım: “Özgür İrade Yanılsaması”, Lejand Yayınevi, 2022, 120 sayfa

Önsöz (yeni basım):

Kitap nasıl olmalı? Yazmaya ve okumaya değer bir kitap nasıl olmalı? Cioran bir söyleşisinde şöyle demiş: “Bir kitabın, okurun hayatını herhangi bir şekilde değiştirmesi gerektiğine inanıyorum. Bir kitap, her şeyi altüst etmelidir, her şeyi sorgulamalıdır. Okuru okumadan evvelki halinde bırakan bir kitap, başarısız bir kitaptır.” Benzer bir düşünceyi Foucault da şöyle ifade etmiş: “Bomba kitaplar yazmak istiyorum, kitap dediğin bomba olmalı, başka bir şey değil; yani birisi tam onu okuduğu anda yararlı olacak fakat okunduktan sonra yok olacak kitaplardan bahsediyorum.” Fakat bence bu konuda söylenmiş en güzel söz Helene Cixous’a ait: “Yazılmaya layık tek kitap, yazmaya cesaretimizin ya da gücümüzün olmadığı kitaptır.” 

Bir kitap okurun hayatını değiştirebilir mi? Bilemiyorum, ancak bunu başarabilen kitaplar varsa bile çok nadir olduğunu düşünüyorum. Ancak bir kitabın her şeyi sorgulayabilmesi gerektiğine katılıyorum; özellikle de üzerinde pek düşünmeden kullanıverdiğimiz kavramların sorgulanmasını önemsiyorum. Bu çalışmada işte bu türden bir kavram, “özgür irade” kavramı sorgulanmaya çalışıldı.

Çalışmanın birinci bölümünde  determinizm, özgür irade ve kişisel özerklik kavramları tarihsel gelişimi içinde ele alınıp incelendi. Özellikle özgür irade ve özerklik kavramları arasındaki fark vurgulandı. Bu bölümün sonunda vardığımız yargı şu oldu: Özgür irade diye bir şey yoktur; özgür irade denilen şey bir yanılsamadır. Özerklik ise mümkündür ancak onu elde edebilmek herkesin harcı değildir.

İkinci bölümde ise ana hatlarıyla etik ve ardından sorumluluk kavramı incelendi. Genelde, özgür irade yoksa sorumluluktan bahsedilemeyeceği kabul edilir. Bizim bu bölüm sonundaki yargımız ise bunun tam tersi oldu ve bunu şöyle ifade ettik: İnsan, deterministik bir dünyada yaşayan, kendisi de bu dünyanın bir parçası olan fakat gene de eylemlerinden sorumlu bir varlıktır.

Tüm çalışmanın özeti, belki şöyle ifade edilebilir: İnsan kendi kendisinin nedeni olabilir, ancak nedensiz neden olamaz. Bu da paradoksal bir ifade değil mi? Belki ama büyük bilge Lao-Tzu’nun ünlü sözünü de unutmamak gerekir: “Doğru şeyler paradoksal gözükür.”

Çalışma, olabildiğince açık ve anlaşılır bir üslupla kaleme alınmış ve “derin gözüksün diye suyu bulandırmak”tan özenle kaçınılmıştır. Bu çalışma 2012 yılında Sobil Yayıncılık tarafından “Zorunluluk ve Sorumluluk” başlığı ile yayımlanmıştı. O kitabın başlığı değiştirildi, kısaltıldı (giriş bölümü ve iki alt bölüm metinden çıkarıldı), yeniden gözden geçirilip bazı düzeltmeler yapıldı.

Felsefe tarihinin en çok tartışılan felsefi  problemi olarak bilinen özgür irade – determinizm paradoksunu ortadan kaldırmak için pek çok teşebbüste bulunulmuş fakat hiçbiri de genel bir kabul görmemiştir. Bu çalışmada ise, daha önceleri de öne sürülmüş bir savı, yani bu paradoksun terimlerini farklı bir şekilde yorumlamanın, paradoksu çözmeye yardımcı olabileceği savını ele almaya çalıştık. Umuyorum ki kitapçıktaki argümanlar okuru ikna eder ya da en azından okunmaya değer bulunur.